Doğayı korumak için her zaman büyük adımların çözüm getireceğini düşünmemiz bizi yanıltabilir çünkü basit yöntemlerle bile doğayı korumayı başarabiliriz. Kaliteli bir hayatın olmazsa olmazı temiz bir çevre ve nefes alınabilecek bir ortamdır. Bunun için yaşadığımız doğaya saygı göstermeli ve onu korumaya çalışmalıyız. Ancak korumaya çalıştığımız doğanın yoğun sanayi bombardımanı altında olduğunu düşünürsek işimizin çok da kolay olmadığını söyleyebilirim.
Pes etmenin yersiz olduğunu düşünüyorum. Tek başıma neler yapabilirim diye dert yanmaya hiç gerek yok. Doğa için mücadelemizi her türlü gerçekleştirebiliriz. Bazen büyük atılımlar yapmak yerine küçük adımlarla hedefimize ilerleyebiliriz.
1. TOPLU TAŞIMAYI KULLANMAK
Hususi araçlarımızın olması bizi zengin bir insan olarak gösterir mi? Bilmiyorum ama etkisi olabilir. Peki, hususi araçlarımızın olması toplum içerisinde statümüzü yükseltir mi? Evet, benim arabam var dememizi sağlar. Altımızda otomobil olduğunda her yere gidebilir miyiz? Evet, cebimizde benzin parası olduğu sürece bize her yer otoyol.
Bir otomobiliniz olması sizi çok mutlu edebilir ama çevresel açıdan herkesi üzmektedir. Gaz emisyonu dediğimiz ve içerisine girersem çıkamayacağımız bir tür problemimiz var. Otomobillerin egzozlarından çıkan dumanların havaya karışması, atmosfere zarar vermesi şeklinde devam eden bir dizi detaylı durum söz konusu. O nedenle bu kısıma yani detaylara girmeyeceğim.
Yaşadığımız ortamda her bireyin arabaya sahip olması demek atmosfere salınan zararlı gazların artması demektir. Ulaşım konusunda tüm araçları ortadan kaldıralım diye bir tür kampanya başlatabilmemiz mümkün değil ancak kullanılan araç sayısını azaltabilmemiz mümkün.
Bunun için ihtiyacımız olan tek şey biraz anlayış ve düşüncedir. Yaşadığımız şehir çok büyükse belediyeler vasıtasıyla belirli noktalara ulaşım sağlanıyor demektir. Bu ulaşım toplu taşıma araçlarıyla sağlanmaktadır ve her geçen gün ülkemizin bu yöndeki gelişimleri sürmektedir.
Toplu taşıma araçlarını kullanarak kendi elimizle doğaya verdiğimiz zararı araçlarımızdan kurtularak azaltabiliriz. Bunun için elbette bulunduğunuz mevki ve işiniz ile aranızdaki mevki, ulaşım yeterliliği ve kolaylığı gibi unsurların gözetilmesi gerekir. Ancak bugünün rahatlığı için yarının rahatlığını riske atacak kadar fevri davranmaktan kaçınmamız gerekmektedir.
2. TASARRUFLU ELEKTRONİK
Teknoloji artık hızla gelişiyor. Çok eskilerden kalma elektronik eşyalarımız ise çağın gereksinimlerine ayak uyduramayacak derecede teknolojik açıdan düşük seviyelerde kalabiliyorlar. Ancak her şey sunulan teknolojiyle ilgili değil. Maalesef güç tüketimi unsurunu da hesaba katmamız gerekiyor çünkü bölgemizdeki santraller elektrik yükü ne kadar fazlaysa çevremize o kadar fazla zarar verebilme potansiyeline sahipler.
Kullandığımız ampulleri düşünelim. Hepsi enerji tasarruflu ampul mü? Yoksa eski usul sarı lambalar kullanmaya devam mı ediyoruz? Cevabınız birincisi ise doğru olanı yapıyorsunuz. Cevabınız ikincisi ise artık onları değiştirme vakti geldi demektir.
Tasarruflu ve doğa dostu ampulleri birçok yerde bulabilirsiniz. Önemli olan güç tüketimini azaltacak çözümlere yönelmektir. Elbette bu sadece ampullerle sınırlı bir durum değil. Televizyonlar, bilgisayarlar, beyaz eşyalar ve diğer elektrikle çalışan aletlerde de bunu düşünmemiz gerekmektedir.
3. PLASTİK TORBALARI KULLANMAMAK
Plastik torbalar üretilirken doğaya verilen zararlar konusunda başta ikna olamadım ama gerçekten zararlarının olduğu bilincine ulaşmayı başardım.
Bakkallarda, marketlerde, pazarlarda veya diğer dükkanlarda bulunan plastik poşetlerin her zamanki gibi tek kullanımlık olduğunu dile getirmeliyim. Aynı poşeti tekrar tekrar kullanırım diye düşünmeyin çünkü bu sefer sağlığınızı riske etmiş olursunuz.
Ancak, plastik torbayı çöpe yolladığınız zaman onun yok olmasını sağlayamıyorsunuz çünkü bu torbaların yok olma süreleri epey uzun oluyor. Doğaya sundukları bu kalıcılık sayesinde ona zarar vermeyi sürdürüyorlar. Aslında plastik torbaların doğa açısından zararlı olması buradan geliyor.
Plastik torbaların alternatifi olarak bez torbalar veya sepetler kullanmayı düşünmelisiniz. Bez torbalar katlanabilir ve cebinize dahi sığabilir. Markete alışverişe gidiyorsanız torbanızı yanınızda götürebilirsiniz. Böylelikle doğaya verilecek zararı kendi çabanızla azaltmış olursunuz.
4. FATURALARDAN KURTULMAK
Ben bu noktaya takığım. Hiç gocunmadan bunu söyleyebilirim. O fatura benim elime ulaşacak yoksa takip edemiyorum diyenlerden değilim ama o faturayı ben göreceğim diyenlerdenim. En azından şimdilik böyle çünkü durmadan arayan müşteri temsilcilerinin doğayı koruyalım, faturaları e-postanıza yollayalım şeklindeki taleplerinden bıktım. Onlar da beni aramaktan bıkmış olacaklar ki artık ne arıyorlar, ne de fatura yolluyorlar.
İşin aslı kağıdın tüketimiyle alakalı. Ne kadar fazla kağıt tüketirsek o kadar fazla ağaç kesildiğini artık hepimiz biliyoruzdur. Dolayısıyla ağaçların kesilmesini azaltmak için kağıt tüketimini de azaltmamız gerekiyor. Çok anlamlı ve ideal çözüm ise bankaların otomatik ödeme talimatı hizmetinden faydalanmaktır.
Bir bankada hesabınız varsa veya kredi kartınız varsa üzerinize veya ailenize ait faturaları otomatik ödeme talimatıyla doğrudan hesaptan ödeyebiliyorsunuz. Hatta bankalar bunun için çeşitli kampanyalar bile düzenliyorlar. Otomatik ödeme talimatını verdiğiniz zaman artık faturalarla boğuşmak zorunda kalmıyorsunuz. Hepsi hesabınızdan veya kredi kartınızdan zamanı geldiğinde otomatik olarak ödeniyor. Böylelikle kağıt harcamıyoruz ve doğayı korumuş oluyoruz.
5. SEBZE VE MEYVE TÜKETMEK
En eğlenceli kısmı sona sakladım. Sebze ve meyve tüketerek doğaya yardımcı olabileceğinizi biliyor muydunuz? Artık öğrendiniz. Et ürünleri veya yumurta gibi günlük ürünlerle sebzeler arasında tercih yapmanız gerektiğinde mutlaka sebzeleri tercih etmelisiniz.
Bunun başlıca sebebi günlük ürünleri üretmek için hayvanların çok daha hızlı bir biçimde büyütülmesidir. Bu büyüme ise daha fazla yakıt, daha fazla yem ve daha fazla enerji kullanımı anlamına gelmektedir. Sonuç olarak hepsi doğa açısından zarar verici sonuçlara sahiptir.
Ancak yıl içerisinde kaybettiğimiz verimli tarım topraklarını düşünürsek sebzelere ve meyvelere neden daha sıcak yaklaşmamız gerektiğini anlarız. Toprakların işlenmesini sürdürdüğümüz sürece verimlerini korumayı başarabiliriz. Dolayısıyla sebzeleri tükettikçe yerine yeni sebzeler gelmesini sağlarız. Elbette seralarda yetiştirilenlerden söz etmiyorum! Doğal topraklarda, ağaçlarda veya tarlalarda yetiştirilen sebze ve meyvelerden söz ediyorum.
TARTIŞMA KONUSU: ELEKTRONİK KİTAP VE DOĞAYI KORUMAK
Elektronik kitap kullanımının doğayı korumaya destek olacağını hiç kuşkusuz hepimiz söyleyebiliriz. Bu konuda tartışmaları alevlendirebilecek en önemli durum ise bilginin özümsenmesidir. Elektronik kitap kullanarak doğayı korumaya katkı yapabiliyor olsak bile elde ettiğimiz bilgilerin hafızamızda daha fazla kalıcı olmasını istiyorsak maalesef elektronik kitap doğru tercih olmayabilir.